Edremit - Zeytinli ilçesinden Kazdağı eteklerine ulaşıldığı yerlerde bulunan yörenin en güzel mesire alanlarından biridir. Homeros'un İlyada destanında da belirttiği Bin Pınarlı İda'nın güzelliğini saklamadığı nadir bir yer olan Hasan Boğuldu günümüzde özellikle yaz aylarında çok sayıda misafire ev sahipliği yapmaktadır. Efsanesinin haricinde en büyük özelliği suyun inanılmaz soğuk olmasıdır.
EFSANE
Körfezin en büyük pazarı Edremit'te halen daha kurulan adı Çarşamba pazarı olarak bilinen bir pazarı vardır yöre insanı çarşamba günleri Edremit'e gelerek tüm ihtiyaçlarını buradan karşılar satacaklarını burada satarlar aynı gelenek halen devam etmektedir. Bunlardan birisi güzeller güzeli beyobalı Emine, Kazdağı'nın zirvelerine kurulu köyünde yetiştirdiği bal, peynir, süt gibi ürünlerini yaklaşık 5 saatlik bir inişten sonra Edremit'te kurulu Edremit Pazarı'na getirir ve satmak için sergi açar, geçimini sağlar. Yine böyle bir Çarşamba günü, taptaze ürünlerinin başında beklerken, yakışıklı ova köylüsü, bıçkın delikanlı Hasan ile gözgöze gelir ve birbirlerine tutulurlar.
Hasan, Emine'ye her gelişinde sattığı sebze-meyveninarasından karpuz ikramında bulunur. Ancak pazarın kurulduğu gün görüşebildikleri böyle geçen hasret dolu haftalar sonunda sevdalarını evlilik ile tüllendirmeye karar verirler. Fakat Emine'nin ailesi, bu evlilik fikrinden pek de hoşnut olmazlar; zira Hasan ovalıdır, kızları ise obalı. Ovalı Hasan'ın, kendi zor yörük obası hayat şartlarına dayanamayacağını düşünürler ve Hasan'ı töre gereği bir imtihana tabi tutmaya karar verirler. Hasan'ın Emine ile evlenebilmesi için kırk okkalık bir tuz çuvalını ovadan obaya kadar sırtında çıkarması gerekmektedir. Emine önde hasan arkada ovadan sırtında tuz çuvalıyla yola koyulan Hasan'ın, yaklaşık 5-6 kilometrelik bu yolun sonlarına doğru, dizlerinin bağı çözülmeye başlamıştır, zira nazik yetişmiş bedeni bu yüke dayanamamaktadır.
Bu işi başaramayacağını anlayan Hasan, Emine'ye başka diyarlara kaçmayı orda evlenmeyi teklif eder, Emine bunu kabul etmez, devam etmesini ister. O, erkeğinin başaracağına ve köye başları dik varacaklarına inanmıştır bir kere. Yalvarışlarına kulak asmayan Emine'nin arkasında çabalayan Hasan, terleyen sırtına nüfuz eden tuzun da yakıcı etkisiyle artık dayanamaz hale gelir ve gökbüvetin buz gibi sularında sesizce yuvarlanır ve boğulur. Bunu farketmeden köye kadar çıkan Emine, arkasında Hasan'ın olmadığını görünce deliye döner ve Hasan'ı aramaya başlar, fakat bulamaz. En sonunda Hasan'ın boğulduğu gölete gelince Hasan'a hediye etmiş olduğu yazmanın yüzmekte olduğunu görür.
Bu acıya dayanamayan Eminede yazma ile kendini göletin yanındaki ulu bir çınara asar. O günden sonra dalları gölete uzanan bu çınara Emine Çınarı, gölete de Hasan Boğuldu Göleti denmeye başlanır.