Antandros, Balıkesir ili sınırları içerisinde, Altınoluk-Edremit karayolunun 2. kilometresinde, Edremit Körfezi'nin kuzeyinde yer alan önemli bir Troas kentidir. İda Dağının (Kaz Dağı) güney eteklerinde, Mysia ve Aiolis'i Troas'a bağlayan yolu kontrol eder konumda, denize dik olarak uzanan Kaletaşı Tepesi'nin zirve ve batı yamaçlarına konumlanmıştır.
Antandros kentinin kuruluşu hakkında antik kaynaklardan çok farklı bilgiler edinilmesine karşın, bütün antik kaynaklar Antandros'un ünlü tersanelere sahip olduğu konusunda hemfikirdirler. Hatta Virgilius'un, "Aeneas" adlı eserinden şehrin, İda Dağı'ndan elde edilen kerestelerin ihraç edildiği limanları ile tersanelerinin ününün, Troia Savaşı'na kadar geriye gittiği anlaşılır1. Antandros tersanelerinin ve kerestelerinin önemi, özellikle MÖ 5. yüzyılın son üçlüğünde, büyük bölümü Ege Denizi'nde gerçekleşen Peloponnesos Savaşları'nda ön plana çıkmıştır. Gemilerini kaybeden donanmalar, yeni gemi yaptırmak için Antandros'a gelmiş, bu nedenle Antandros bu dönemde sürekli el değiştirmiştir. Bazen Atina yanlısı iken, bazen de tüm Anadolu'yu elinde bulunduran Persler'in egemenliğine geçmiştir. Strabon, Antandros'da kerestelerin ihraç edildiği Aspaneus adlı bir limanın bulunduğundan bahseder ve ona göre bu liman, Antandros ile yaklaşık 7 km. doğusunda bulunan Astyra (Güre) yerleşmesi arasındaki düzlükte yer almaktadır 2.
Antik yazarlardan Strabon, "İç kısımda Antandros bulunur, bunun da yukarısında Paris'in hakemlik ettiği söylenen Aleksandreia Dağı vardır." bilgisini bize aktararak, Antandros'un İda Dağı'nın en önemli mitoslarından birisi olan dünyanın ilk güzellik yarışmasına ev sahipliği yaptığını ortaya koyar.
Bu mitos'a göre; Olympos'da yapılacak olan tanrıça Thetis'in düğününe, nifak tanrıçası Eris bir problem yaşanmaması için davet edilmez. Bu haberi alan Eris, düğünün en keyifli anında yemek masasının ortasına, üzerinde en güzele yazan bir altın elma fırlatır. Masada bulunan tanrıçalar Athena, Aphrodite ve Hera en güzel olduklarını iddia edip her biri elmanın kendi hakkı olduğunu söyler. Karar verilemeyince de tanrıların babası Zeus'dan hakemlik etmesini isterler. Zeus kızları ve karısının arasında kalmaktan korkunca, ulak tanrı Hermes'i çağırır. Hermes'den, İda dağında hayvanlarını otlatan Paris'e hakem seçildiğini, en güzel tanrıçaya elmayı vermesini istediğini bildirmesini söyler. Tanrıçalar da İda dağına inerler, Paris'in karşısına geçerler ve karar vermesini isterler. Bu arada her bir tanrıça Paris'e, kendisini en güzel seçerse çeşitli armağanlar vereceklerini söylerlerler. Aphrodite'nin önerisi dünyanın en güzel kadını Helene'dir. Paris Aphrodite'yi en güzel seçer ve bu kadınla tanışma zamanının gelmesini dört gözle beklemeye başlar. Paris ve Helene'nin bir araya gelmesi antik çağın en önemli savaşı Troia Savaşı'na neden olur.
Antandros'un Tarihçesi
İda Dağı'nın güney eteklerinde yer alan Antandros, antik kaynaklara göre çok farklı kökenlere dayandırılır. Herodotos, Pers kralı Kserkses'in MÖ 483 yılında Yunanistan'a yapacağı seferin hazırlıklarına ve ordunun izlediği güzergâha değinir. Herodotos'un anlatımına göre:
Ordu, Lydia'dan Kaikos Irmağı'na ve Mysia'ya yöneldi; Kaikos'u geçtikten Sonra Kane Dağı'nı soluna alarak Aternaos içinden Karene kentine doğru yürüdü. Bu kentten sonra Adramytteion kenti ve Pelasg sitesi Antandros'u geçerek Thebe Ovası'na indi. Ve orada gece İda eteklerinde konaklamışken bora patladı, zigzag gezinen yıldırımlar düştü ve oldukça önemli sayıda kayıp verildi
Herodotos'un bir Pelasg yerleşimi olarak söz ettiği Antandros'tan Vergilius, Phryg yerleşimi olarak bahseder. Vergilius'un 'Aeneas' adlı eserinde MÖ 1200′lü yıllarda Akhalar ile Troialılar arasında çıkan savaş sonrasında yıkılan Troia kentinden kaçan Aeneas ve yanındakilerin bir Phryg yerleşimi olan ve İda Dağı eteklerinde bulunan Antandros'ta donanm alarını kurduklarından bahsedilir Antandros hakkında bilgi veren antik yazarlardan biri olan Strabon, 'Geographika' adlı kitabında Antandros hakkında bilgi verirken, antik yazarlardan Alkaios'un Antandros'un bir Leleg yerleşimi olduğu, Skepsisli Demetrios'un ise bir Kilikia kuruluşu olduğu şeklindeki sözlerini aktarır. Strabon ayrıca Antandros kentinin bulunduğu coğrafya hakkında bilgi verir.
Buna Göre: Lekton'dan Kanaia'ya kadar olan kıyıya Adramytteion Körfezi denmektedir. Bu körfezin başlangıç noktasını oluşturan burun üzerinde Gargara yer alır. Gargaradan sonra iç kısımda Antandros, bununda yukarısında Paris'in hakemlik yaptığı söylenen Aleksandreia Dağı bulunur. Ayrıca İda Dağı'ndan gelen kerestelerin pazarlandığı Aspaneus da burada yer alır. Daha sonra içinde Astyrene Artemis'i için kutsal bir alan bulunan Astyra köyüne gelinir. Astyra'nın yakınında Atinalılar tarafından kolonize edilmiş ve hem bir limanı hem de bir deniz üssüne sahip olan Adramytteion kenti yer alır
Strabon'un coğrafi referanslarının yanı sıra Stephanos Byzantion, kentin Edonis ve Kimmeris gibi yan adlara sahip olduğunu belirtir. Aristoteles, Antandros şehrine Trakialı olan Hedones adlı kişinin yerleşmesinden dolayı Hedonis, yüzyıl boyunca süren Kimmer yerleşiminden dolayı da Kimmeris adını aldığını söyler. Kafkas halklarından olan Kimmerler, İskit baskısı sonucu Kafkasya geçidini aşarak MÖ 8. yüzyıl sonunda Doğu Anadolu'ya ulaşmışlardır. Kimmerler ilk olarak Urartular'la karşılaşmış daha sonra Asurlular'la savaşmışlardır. Asur Kralı Rusa II, Kimmerler'le bir anlaşmaya vararak onları Orta Anadolu'ya yönlendirmiştir. Kappadokia'yı ele geçirip, Paphlagonia'ya saldırmış ve Sinope'yi ele geçiren Kimmerler, MÖ 696/695 yılında Phryg Devleti'ne saldırmış ve bunun sonucunda yenilen Phryg kralı Midas'ın ölümüne neden olmuşlardır. Daha sonrasında Lydia Devleti'ne saldıran Kimmerler, MÖ 663 yılında Gyges tarafından yenilgiye uğratılmalarına karşın, MÖ 652 yılında ikinci kez Lydia'ya saldırırlar. Bu saldırıda başarılı olan Kimmerler Gyges'i öldürürler. Bu tarihten sonra Kimmerler'in bir bölümü kuzeye ilerler ve Antandros'a yerleşirler. Kimmerlerin Antandros'taki işgaline MÖ 570′li yıllarda Lydia kralı Alyattes'in oğlu Kroisos son vermiştir. MÖ 508 yılında Pers kralı Dareios'un komutanlarından Otanes tarafından ele geçirilen kent, tüm Anadolu gibi Pers egemenliğine girmiştir.
Antik kaynaklarda Antandros kenti ile ilgili bilgilere çok sık rastlanmamasına karşın, kentin adı Atina ile Sparta arasında MÖ 431 yılında başlayan ve MÖ 404 yılında sona eren Peloponnesos Savaşları'nda sıkça geçer. Savaşın ilk evresinde Antandros ile ilgili bilgiyi Thukydides'ten almaktayız. Lesbos adasını ve burada yer alan Mytilene kentini ele geçiren Atinalılar, kent halkının bir kısmını sürgüne göndermiştir. Mytilene ve Lesbos adasının diğer bölgelerinden sürgün edilen bu insanlar, yanlarına Peloponnesos'tan paralı askerler alarak Antandros'u ele geçirirler. Bu insanlar Antandros'un, İda Dağı'na yakın olması ve gemi yapımında kullanılacak diğer gereçlerin de bol olmasından faydalanarak gemi yapacak, böylece Lesbos'a saldırıp geri aldıktan sonra karşı kıyıda yer alan diğer Aiol kentlerini de ele geçireceklerdir 6. Ancak Antandros'un, Lesboslu sürgünlerin eline geçmesinden kısa süre sonra Demodokos ve Aristides komutası altındaki Atina donanması yanlarına müttefiklerini de alarak Antandros'u geri alırlar 7. Bu olayın gerçekleştiği tarih ile ilgili bilgiyi Thukydides'in "Peloponnesos Savaşı" adlı kitabındaki şu cümlelerden almaktayız;
Aynı kış, Khios'lular, onların ayaklanmasından korkan Atinalılar'ın (oysa Atinalılar'a rehine vermiş, yasalarında hiç bir değişiklik yapmayacaklarını söylemişlerdi) isteğiyle, yeni surlarını yıktılar. Kış ve Thukydides'in anlattığı savaşın yedi yılı sona erdi"
Görüldüğü gibi MÖ 431 yılında başlayan savaşın üzerinden yedi yıl geçtiğine göre, bu olaylar da MÖ 425/424 yıllarında meydana gelmiş olmalıdır. Bu kronolojiyi destekleyen diğer bir olay Antandros'un Attika-Delos Deniz Birliği'ne girmesidir. Birliğe üye kentlerin ödedikleri vergilerin yılı ve miktarının kayıt edildiği vergi listelerinde, Antandros ismine ilk olarak MÖ 425 yılında ve ödediği 15 talentlik vergiyle rastlamaktayız. Listede Antandros isminin ikinci kez MÖ 421 yılında ve 8 talentle kayıt edildiği görülür 9. Antandros'un birliğe girişi, Atina'nın Lesbos ve Mytilene ile birlikte Antandros'u da denetim altına alması sonucunda gerçekleşmiş olmalıdır. Zira savaşın ilk evresi içinde Antandros, 425 yılından sonra Atina denetimine girer, 425 ve 421 yıllarında olmak üzere birliğe iki defa vergi verir. Bu tarihten itibaren kayıtlarda Antandros ismine bir daha rastlanmaz.
Antandros'un vergi listelerinde MÖ 421 yılından sonra ismine rastlanmaması, savaşın MÖ 415 yılından sonra Atina aleyhine değişmesi ile ilgili olabilir. Çünkü bu tarihten sonra Spartalılar'a sığınan Alkibiades, 414/413 yıllarında Spartalılar adına Batı Anadolu'ya sefer yapar ve bunun sonucunda Khios, Miletos ve Mytilene'yi birlikten çıkartır. Antandros'un da bu tarihten itibaren birlikten çıkmış olma ihtimali vardır. Şayet Antandros bu tarihte birlikten çıkmamış olsa bile, MÖ 410 yılında kentin Perslerin denetimi altına girmesi (Persler, MÖ 410-408'de Antandros'ta Arsekes komutası altında bir garnizon bulundurmaktaydılar) ve Sparta yandaşı olması bu süreci kendiliğinden ortaya çıkaracaktır.
Lesboslu sürgünlerin Antandros'u ele geçirdikleri bu olay hakkında Diodoros'tan da bilgi edinmekteyiz. Diodoros'un bu olayla ilgili;
Lesbos'ta Atinalıların Mytilene'yi işgalinden sonra, işgalden kaçan çok sayıdaki sürgün bir süredir Lesbos'a dönmeye çalışmaktaydı ve bu sefer Antandros'u ele geçirmeyi başardılar. Burayı üs aldıktan sonra Mytilene'yi elinde tutan Atinalılar ile savaşa devam ettiler 10.
şeklinde bir ibaresi vardır. Görüldüğü gibi Antandros, Peloponnesos Savaşı'nın ilk evresinde, özellikle de MÖ 425 yılından sonra Atina'nın denetiminde ya da onunla işbirliği içinde olduğu anlaşılmaktadır. Yine bu zaman diliminde (MÖ 425-420) Antandros'un Attika-Delos Deniz Birliği'ne girdiği ve vergi ödemeye başladığı görülür.
Savaşın ikinci evresi ile ilgili Xenophon'un aktardığı bilgiye göre; Alkibiades komutası altındaki Atina birlikleri, Mindaros komutasındaki Peloponnesos birliklerini MÖ 410 yılında Kyzikos'ta yenilgiye uğratırlar. Bunun üzerine Pers satrabı Pharnabazos, Peloponnesoslular'ın bütün birliklerine ve onların müttefiklerine savaşta kaybettikleri gemilerinin yerine yenilerini yapmaları için para verip Antandros'a gönderir. Antandros'ta gemilerin yapımı sırasında Syrakusailılar, Antandros halkı ile işbirliği yapıp yıkılan surlarının onarılmasında onlara yardımda bulunurlar. Ayrıca Syrakusailılar nöbet tutmalarındaki gayretleri ile Antandroslular'ın takdirlerini kazanmayı başarırlar. Syrakusailılar'ın sergiledikleri bu davranışları sonucunda Antandroslular, onlara vatandaşlık hakkı tanırlar 11. Yine Xenophon'un anlattıklarından; Alkibiades komutasındaki Atina birlikleri MÖ 409 yılında Byzantion'u kuşatır. Burada Sparta harmostu Klearkhos ile Megaralı ve Boiotialı müttefikleri bulunmaktadır. Klearkhos, kentin savunması için gerekli önlemleri aldıktan sonra, karşı kıyıya geçip Pharnabazos ile buluşur. Amacı Pharnabazos'tan askerlerin maaşlarını almak, Hellespontos denizinde dağınık durumda bulunan gemileri ile Trakia'da bulunan gemilerini bir araya toplamak ve Antandros'ta yeni gemiler yaptırdıktan sonra oluşturacağı filo ile Byzantion'daki Atina kuşatmasını kaldırmaktır. Ancak Atinalılar, işbirlikçileri sayesinde kenti ele geçirmeyi başarırlar 12. Yine bu tarihlerde Thukydides ve Diodoros'tan Antandros'ta meydana gelen farklı bir olay hakkında bilgi edinmekteyiz. Her iki yazarın da söz ettiği bu olay, MÖ 410–408 yıllarında Arsakes komutasında Antandros'ta bulunan Pers garnizonu ile ilgilidir. Arsakes, Antandroslular'dan ağır vergiler almakta ve bu durum Antandroslular'ı rahatsız etmektedir. Bu garnizondan kurtulmak için Antandroslular, Lakedaimonlular'dan asker göndermelerini talep ederler. Bunun sonucunda Abydos'dan gelen hoplitler Pers garnizonunu kentten kovarlar 13.
Bu tarihten sonra Peloponnesos Savaşı'nın sonucunu belirleyecek olan bir dizi olay içerisinde Antandros'tan da bahsedilmektedir. Bu olaylarla ilgili Xenophon'un anlattığı bilgilere göre; Sparta kralı Lysandros, MÖ 407 'de Ephesos'a gelir. Dağınık durumdaki birliklerinin toplanması için haber gönderen Lysandros'un kendisi de Antandros'ta yeni gemiler yapmaya başlar 14. Daha sonrasında Atinalılar ile yaptıkları savaşları kazanan Spartalılar, Peloponnesos Savaşı'nda da galip ayrılan taraf olur.Bunların dışında Xenophon, Anabasis adlı eserinde de Antandros'tan söz eder. Tibron'un ordusuna katılmak için gidenlerden biri olan Xenophon, geçtikleri yerleri tanımlarken Antandros'tan şu şekilde söz eder.Oradan Troas'ın içinden ilerlediler ve İda Dağı'nın üzerinden Antandros'a vardılar ve sonra, kıyı boyunca ilerleyerek Thebes ovasına ulaştılar.
M.Ö 4. yüzyıla gelindiğinde Büyük İskender'in Anadolu'yu ele geçirmesiyle beraber, Pers Satraplık merkezi Daskyleion kontrolündeki Antandros, özgürlüğüne kavuşmuştur. MÖ 4. yüzyılın ikinci yarısından itibaren özgür bir kent olarak sikke basmaya başlamıştır (Daha önce de basıyordu). Pergamon Kralı Eumenes II zamanında Suriye kralı Antiokhos III ile MÖ 189 yılında yapılan Magnesia Savaşı ve sonrasında MÖ 188 yılında imzalanan Apameia Barışı ile Antiokhos III'ün boşalttığı Batı Anadolu toprakları, Romalılar tarafından Pergamon ve Rhodos arasında paylaştırılır. Buna göre Maiandros'un kuzeyinde kalan tüm Batı Anadolu toprakları Pergamon Krallığı'na verilir 16. Bir dönem Pergamon Krallığı'nın denetimi altına giren Antandros olasılıkla bu tarihten sonra Pergamon Krallığı'na bağlanmıştır 17. Zira Roma'nın Anadolu'ya girmesinden sonra tüm Anadolu gibi Roma egemenliğine giren Antandros, Hıristiyanlık döneminde bir piskoposluk merkezine dönüşmüştür. Daha sonra Orta çağdaki Arap akınlarından rahatsız olan halkın, korunmak amacıyla bugünkü adı Şahin Kale olan surla çevrili, sarp kayalık üzerine taşındığı anlaşılmıştır. Yerleşim alanı, kurtuluş savaşı öncesinde bugünkü Altınoluk beldesinin eski köy yerleşiminin bulunduğu alana taşınmış ve piskoposluk merkezi olan yerleşme, Papazlık adını almıştır.
Üç Güzeller Yarışması
Paris (Alexandros) Troia kralı Priamos'un oğludur. Ülkesinin başına felaket getireceği kehaneti üzerine, doğar doğmaz ölmesi için İda Dağı'na bırakılmış, sağ kalmayı başarınca, Priamos'un hizmetkarı tarafından gizlice büyütülmüştür. Paris dağlarda çobanlık yaparak yaşamına devam etmektedir. Bu sırada Olympos'da da bazı olaylar meydana gelmektedir. Tanrıça Thetis, Zeus tarafından bir ölümlü olan Peleus ile evlendirilir. Bu düğüne Eris; yani nifak tanrıçası, kötü özellikleri nedeniyle davet edilmez. Bunu haber alan Eris, tanrılar ve tanrıçalar toplandıkları sırada aralarına, üzerinde "En Güzele" yazan bir altın elma fırlatır. Tanrıçalardan Athena, Hera ve Aphrodite en güzelin kendisi olduğunu söyleyerek, elmayı almak üzere atılırlar. Bunun üzerine Zeus, Hermes'i tanrıçaları İda Dağı'na götürmekle görevlendirir. Orada Paris'ten en güzel tanrıçayı seçip, elmayı ona vermesi istenecektir. Tanrıçalar Paris'in karşısına dizilirler. Hera, Paris'e yaklaşarak kendisini seçerse ona Asya İmparatorluğu'nu vereceğini söyler. Hera'nın ardından Athena, bilgelik ve gireceği tüm savaşlarda zafer; Aphrodite ise dünyanın en güzel kadınını vaat eder. Paris elmayı Aphrodite'ye vererek en güzel tanrıçayı Zeus adına belirler ve böylece kendisine vaat edilen dünyanın en güzel kadınını alacağı günü beklemeye koyulur. Antik yazarlardan Strabon "iç kısımda Antandros bulunur, bunun da yukarısında Paris'in hakemlik ettiği soylenen Aleksandreia dağı vardır" diyerek, dünyaca bilinen bu efsanenin Antandros'da gerçekleştiğini aktarır.